Küresel açlığın çaresi Zekat

Fransa’da aylık yayınlanan 1,5 milyon tiraja sahip Le Monde Diplomatique adlı dergide Ignacio Ramonet, küresel yoksulluğu inceleyen yazısında,

“Dünyada en zengin üç kişinin toplam varlığının, 48 en fakir ülkenin toplam gayri safi hasılasından daha büyük olduğunu;

Birleşmiş Milletler’in hesaplamalarına göre, dünyada temel yiyecek, su, eğitim ve sağlık ihtiyaçlarını karşılamak için, dünyadaki en zengin 225 kişinin toplam varlıklarının yüzde 4′ünün yeterli olabileceğini;

Dünyada, temel sağlık ve yiyecek ihtiyaçlarını karşılamak için 13 milyar dolar gerektiğini, bu miktarın ise ABD ve AB’de bir yılda yapılan parfüm harcamalarına eşit olduğunu;

Yılda 30 milyon insanın açlıktan öldüğünü, 800 milyon insanın ise kronik kötü beslenme şartlarında yaşadığını” yazmıştı.

Temmuz 2000′de Okinawa’da yapılan G - 8 zirvesinde açıklanan Küresel Yoksulluk Raporu’nda, en zengin 20 ülkenin ortalama gelirinin en fakir 20 ülkenin toplam gelirinin 30 katından daha fazla olduğu, 110 milyon ilkokul çağındaki çocuğun yoksulluk nedeni ile okula gidemediği belirtilmişti.

Ülkemizde de durum farklı değil. Bir yanda parasını nereye harcayacağını bilemeyen ultra zenginlerin boy boy sergilendiği gazetelerin ikinci sayfaları, diğer yanda karın tokluğuna inşaatlarda, tarlalarda tehlikeli şartlarda çalışan yoksulların ölüm haberlerinin, geçirdikleri cinnetlerin yayınlandığı üçüncü sayfalar adeta bir ironiyi sergiliyorlar.

Özetle dünyanın zaten bozuk olan dengesi iyiden iyiye çöküyor. Karşı apartmanımızda, Afrika çöllerinde, Amerika’nın ara sokaklarında insanlar fakirlik kıskacından kurtulamıyor. Yoksulluk amansız bir hastalık gibi dünyayı zayıflatıyor. Fakat bizim elimizde 1400 yıllık bir reçetemiz var: Zekât. Küresel ölçekte gücümüz yetmese bile bireysel çabalarımızla, zekât müessesesini hayatımıza geçirirsek bu hastalığın tedavisinde üzerimize düşeni yapmış olacağız.

İktisat âlimi Prof. Dr. Beşir Hamitoğulları İslam’ın zekâtı neden farz kıldığını şöyle açıklıyor:

“Zekâtı bir cömertlik veya basit bir yardım saymak doğru değildir. Çünkü acıma dürtüsü ile iyilik yapma jesti yoksulluğu ortadan kaldırmaya yetmeyen bir tutumdur. Zekât, sadece serveti geniş halk yığınlarına yayarak yaygınlaştırmanın, sadece sosyal adaleti gerçekleştirmenin değil, yoksulluğu İslam ile bağdaştıramayan bir büyük felsefenin yansımasıdır. İnsanı İslamcı bir yörüngenin doğrultuları içinde yoğurarak Müslüman insan tipini oluşturmanın önemli bir aracıdır. İslam kadar yokluğa karşı çıkan ve yoksulun hakkını koruyan başka bir sistem gösterilemez.”

“Zekâtın zekâtı verilse yoksulluk kalmayacak” başlıklı dosyamızda, ilahiyat ve iktisat uzmanları ekonomik, sosyal ve dinî açıdan zekât kurumunu yorumluyorlar.

(www.moraldergisi.com)