RSS

Hz. Âdem Nerede Yaratıldı?

Tarih: Apr 26 2013

Bu mesele tefsir imamları arasında farklı anlaşılmıştır. Bir grup müfessirîn, Hz. Âdem’in yeryüzünde farklı bir buudda yaratıldığı, diğer bir grup ise öteki âlemdeki Cennet’te yaratıldığı şeklinde mütalaada bulunmuşlardır. Hz. Âdem yeryüzünde yaratıldı, diyenler kendi görüşlerine delil olarak, “Sizi yerden yarattık. Yine oraya iade edeceğiz ve oradan tekrar çıkaracağız.” (Tâhâ sûresi, 55) âyetini gösterirler. Diğerleri ise, “Birbirinize düşman olarak aşağıya inin!” (Bakara sûresi, 36) âyet-i kerimesinden hareketle, masum insanların yaşadığı bir yer olması itibarıyla, Cennet’in dünyamızdan başka bir yerde olması nokta-i nazarından meseleyi ele almış ve Tâhâ sûresi’ndeki âyeti şöyle yorumlamışlardır: İnsanın mahiyeti arzdan (yeryüzünden) alınmıştır. Ama Hz. Âdem Cennet’te yaratılmıştır. İnsan ölüp toprağa dönecek ve daha sonra tekrar diriltilecektir.

Buhârî, Müslim ve Ahmed İbn Hanbel’in Müsned’inde yer alan bazı âhadi hadislerde Hz. Âdem’in Cennet’te yaratıldığına dair bir hayli rivayet var. Usûle taalluk etmediğinden, her iki görüşü savunan kimseler olmuş ve bunların hiçbiri ashab-ı bid’at ve dalâlet sayılmamıştır. Ancak bana, Hz. Âdem’in dünyanın dışında başka bir Cennet’te yaratılmış olması görüşü daha kuvvetli gelmektedir. Menşeimizin orası olması, vicdanımızda oranın arzusunu duymamız ve ebedî bir yurt arzumuz da bunu teyit etmektedir. Ayrıca bu meseleyi teyit eden şöyle bir hadis de vardır: Hz. Musa ile Hz. Âdem, berzahî vücutlarıyla karşılaştığı ve selâmlaştıklarında, ülü’l-azm bir peygamber olan Hz. Musa kemal-i hikmetle Hz. Âdem’e, “Allah seni mahlukat arasından seçti ve müstesna bir varlık olarak yarattı. Sen ise, insanları Cennet’ten çıkardın!” der. Bunun üzerine Hz. Âdem ona şöyle cevap verir: “Yâ Musa! Sen kelîmullahsın. Allah seninle konuşuyor. Allah, beni yaratmadan kırk bin sene evvel Cennet’ten çıkacağımı yazmış ve tespit etmişti. Allah’ın yazdığı bu yazıya ben nasıl karşı gelebilirdim!”

Bu hâdise ve konuşma Hz. Âdem’in, dünyanın dışında farklı bir Cennet’te yaratıldığını göstermektedir. Ehl-i Sünnet’ten bazı kimselerin yanında, firak-ı dâlleden de bazı zevat, Hz. Âdem’in yeryüzünde yaratıldığını, burada yaşayıp gömüldüğünü ve yine yeryüzünde haşr ve neşr olacağını söylemektedirler. Bu anlayışın altında Cennet’in de yeryüzüyle açık bir münasebetinin olduğu sezilmektedir ki, böyle bir yaklaşımın bazı sû-i tevillere sebebiyet vereceği açıktır.

Hz. Âdem’den önce yeryüzünde başka canlı var mıydı?

Dünyada Hz. Âdem’den evvel canlılar olduğu gibi Cennet’te de Hz. Âdem’den evvel kuşlar, hevam ve haşerat gibi canlılar vardı. Çok zayıf rivayetlerde şeytanın yılanın ağzına girdiğinden bahsedilmektedir. Ancak kat’î bir nas olmadığı için bu mevzuda ceffe’l-kalem söz söylemek recmen bi’l-gayb olur.

(Fethullah Gülen)

Hz. Adem’in yaratılması yerde gerçekleşmiş görünüyor. “Ben yeryüzünde bir halife kılacağım” (Bakara, 30) mealindeki ayette bu hususa işaret edilmiştir. Yaratıldıktan sonra cennete yerleşmiş olduğu bilinmektedir. “Ve dedik ki: “Âdem! Eşinle birlikte cennete yerleşin, oradaki nimetlerden istediğiniz şekilde bol bol yiyin, sadece şu ağaca yaklaşmayın. Böyle yaparsanız zalimlerden olursunuz.” (Bakara, 35) mealindeki ayette bu gerçeğe vurgu yapılmıştır. “Bu cennet, dünyada bir bahçedir. Zira Hz. Âdem (a.s.) dünyada yaratılmıştır.” diyen müfessirler vardır. Fakat ekseri müfessirlere göre maksat ebedî cennettir. (Sorularla İslamiyet)

Şeytan Kovulduğu Halde Nasıl Hz. Adem’e Yaklaştı?

Cenab-ı Hakk’ın, Hz. Âdemi (as) yaratmazdan önce meleklerle olan konuşmasına dikkat edelim. Bakara Suresinde şöyle anlatılmaktadır: “Hani, Rabbin meleklere, ‘Ben yeryüzünde bir halife yaratacağım.’ dedi. Onlar, ‘Bizler hamdinle sana tesbih ve seni takdis edip dururken, yeryüzünde fesat çıkaracak, orada kan dökecek insanı mı halife kılıyorsun?’ dediler. Allah da onlara, ‘Sizin bilemeyeceğinizi herhalde ben bilirim.’ dedi.” (Bakara, 30)

Ayet-i Kerimenin mealinde de görüldüğü gibi, Cenab-ı Hak daha Hz. Âdemi (as) yaratmadan önce insan nevini yeryüzünde var edeceğini haber vermektedir. Yani insanların cennette değil de, dünyada yaşayacaklarını bildirmektedir. Şeytanın Hz. Âdemi (as) aldatması, insanın dünyaya gönderilmesine sadece bir sebep olmuştur. Diğer taraftan, meleklerden farklı olarak insana nefis ve şehevi hisler verilmiştir. Bu hislerin akislerinin görülmesi için insanların dünyaya gönderilmesi, onlara bazı sorumlulukların verilmesi ve bir imtihana tabi tutulması gerekliydi. Ta ki, insan bu imtihan ve tecrübe sonunda ya cennete layık bir kıymet alsın, yahut cehenneme ehil olacak bir vaziyete girsin.

Şeytanın cennete girişi ve Âdem (as) ile Havva’ya yaklaşması konularında Kur’an ve sahih hadislerde fazla bilgi yoktur. Hasan Basri Hazretleri demiştir ki: “Yüce Allah’ın vermiş olduğu bir kuvvet ile, şeytan yerden göğe veya cennete vesvese ulaştırabilmiştir.” Bazı tefsirciler şöyle der: “Adem ve Havva, bazen cennetin kapısına yakın gelirler, Şeytan da dışardan gözetir, yaklaşırdı; vesvese bu şekilde meydana geldi.” Şeytanın cennetten kovulması, dışarıdan vesvesesini ulaştırmasına engel olmayacağından, bu konuda bir zıtlığın olmayacağı sonucuna varabiliriz. Allah, imtihan gereği olarak, şeytanın vesvesesini Hz. Adem aleyhisselama işittirmiştir. Ayrıca Kur’an’da geçen kelimelerin hangi anlamda kullanıldığı çok önemlidir. Peygamberlerin masum olduğu düşünülürse bunun kesinlikle bilinçli bir isyan olmadığı açıkça anlaşılır.

Bütün peygamberler gerek peygamberliklerinden önce, gerekse peygamberliklerinden sonra hiçbir şekilde büyük günah işlememişlerdir. Ancak, bazı peygamberler hata yoluyla, unutmak veya daha iyiyi terk etmek suretiyle bizim bildiğimiz şeklin dışında Zelle denen bazı hatalar işlemişlerdir. Hz. Adem (as)’in Cennette iken yasak ağacın meyvelerinden yemesi zelleye misal olarak verilebilir.

Cennet nimetlerinden birisi de, orada tuvalete gitme gibi bir ihtiyacın mevcut olmadığıdır. Cennette yenip içilen şeylerin artıkları olmadığından Hz. Âdem (as) ve Havva, Cennette büyük ve küçük abdest yapmıyorlardı. Avret mahalleri elbise veya bir nurla kendilerinden gizlenmişti. Yasak ağacın meyvelerinden yemeleri avret yerlerinin açılmasına, küçük ve büyük abdest gibi eza verecek şeylere sebep olacağı için, Cenab-ı Hak o ağaçtan yemelerini men etmişti. Nitekim, yasak ağacın meyvelerini yedikleri anda, daha önce hiç görmedikleri avret yerleri açılıverdi. O yerlerin açılması uygun olmadığı için yaprakla örtünmeye başladılar.

Hz. Âdem (as)’in yasak ağacın meyvesinden yiyerek Cennetten çıkarılmasında kaderin hissesini unutmamak gerekir. Çünkü, Cenab-ı Hakk’ın insanı yaratmasındaki hikmet ve maksadın gerçekleşmesi, ancak Hz. Âdem (as) ve Havva’nın Cennetten yeryüzüne inmesiyle mümkün olmuştur.